Ana içeriğe atla

Simyacı

“Simyacı’yı okumak, herkes daha uykudayken şafak vakti uyanıp güneşin doğuşunu izlemeye benziyor” diyor Paulo Coelho, kitabının arka kapağında.

Can Sanat Yayınları tarafından 146. baskısı yapılan Paulo Coelho’nun ünlü “Simyacı” romanı tekrardan raflarda yerini almış. Yıllar önce okuyup etkilendiğim hatta herkesin etkilendiği bir roman olan Simyacı, yıllar sonra tekrardan okunması gerektiğini bir kez daha anımsatıyor arka kapak yazısıyla okuyucuya ve hemen içine alıp kucaklıyor.

Gördüğü rüyayı gerçekleştirmek, kitaptaki kral karakterinin deyimiyle kişisel menkıbesini sağlamak için İspanya’dan Mısır Piramitleri ’ne giden Endülüslü çoban Santiago’nun hikayesine şahit oluyoruz kitapta. Kitabın ön kapağında yer alan mısır piramidi, piramidin ilerisinde bir kayanın üzerinde oturmuş, dizlerinin üzerine elleriyle kapaklanmış hüzünlü, beyazlar içerisinde bir genç, çölün sarımsı rengi arka kapaktaki yazıyla örtüşüyor. Ayrıca ön kapaktaki simyacı yazısının altın rengini vurgulayan sarı tonu ile renk geçişleri de bir bütünlük sağlıyor.

Kitap öndeyiş, iki ayrı bölüm ve son deyişten oluşuyor. Öndeyişte anlatılan hikaye de, göle bakarken boğularak ölen yakışıklı gencin ölümü üzerine, melekler tarafından göle gencin yakışıklılığıyla ilgili soru soruluyor. Göl soru üzerine gencin yakışıklılığını bilmediğini, yakışıklı gencin gözlerinin derinliklerinde kendi güzelliğinin yansımasını gördüğünü ve artık göremeyeceği için üzgün olduğunu belirtiyor. Bu hikaye elimize aldığımız kitabın içerisinde kendimizden bir şeyler bulacağımızı, yeni şeyler öğreneceğimizi ya da bildiklerimizin farkına varacağımızı gösteriyor Bize.

Kitabın içerisine girdiğimizde görüyoruz ki iki ayrı bölüm bulunmakta. Bölümler 1. bölüm 17, 2. bölüm 34 yeni sayfa girişinden oluşuyor. Yeni sayfa girişlerinde kimi zaman zaman/mekan belirteçleriyle başlangıçlar sağlanmış olup kimi zamanda bu belirteçleri göremiyoruz. Bu geçişler daha net bir şekilde sağlansa ve mekan zaman geçişleri ile yeni sayfa başlangıçları değil de farklı bölümler oluşturulsa okuyucu açısından daha okunası ve sürükleyici olabilirdi diye düşünüyorum. Çünkü aksi durumda her sayfa başlangıcında yeni bir gelişme/süreç beklenilir hale geliyor.

Bunun dışında kitap tarafsız 3. kişi tarafından aktarılıyor ve anlatım tekniğinin aynı olması akıcılığı sağlıyor. Hikaye akıcı bir şekilde ilerlemekte, hikayede geçen mekanlar-ülkeler hikayenin akışıyla birlikte değişmekte, gidilen mekan-ülkeyle ilgili gelenekler yazar tarafından araştırılarak, hikaye içerisine entegre edilmektedir. Bu şekilde karakter profilleri ve mekanlar olay örgüsüne katkı sağlamakta ve iç içe geçerek hikayeyi bir üste taşımaktadır. Karakterler görevlerini yerine getirmekte, görevleri bitince akıştan ayrılmaktalar. Ayrıca karaktere özgü özellikler giyim tarzları, konuşma dilleri, karakter özellikleri gerektiği kadar detayıyla verilmektedir. Olayın örgüsü içerisinde Santiago’nun duygusal ve zihinsel geçişleri ile ekonomik değişimi de esere derinlik katmaktadır.

Yıllar sonra tekrardan elime aldığım Simyacı, iyi ki tekrardan okumuşum hissiyatını içimde uyandırmakta ve bu romanın herkes tarafından neden bu kadar sevildiğini bir kez daha tüm açıklığıyla göstermektedir. Tüm okuyucuların net bir şekilde anlayabileceği bir üslupla ve akıcı bir şekilde samimi bir dille yazılmıştır. Romanın bize anlattığı ana fikri de unutmayarak yazımı noktalamak istiyorum: “Kendi hedeflerimiz doğrultusunda ilerlemeli ve bu yolda ilerlerken önümüz çıkan engellerin azimle üstesinden gelmeliyiz.”

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

CEO Olmaya Giden Yol

“CEO Olmaya Giden Yol” Jeffrey J. Fox tarafından kaleme alınmış, Eylül 2013 de Pegasus Yayınlarından çıkmış bir kitap. Kitapta CEO olabilmek için ya da bir firmanın en üst düzey yöneticisi olabilmek için, kendine bu hedefi belirleyen kişilerin bu yolda ilerlerken nelere dikkat etmeleri gerektiğini anlatıyor. Açıkçası benim iş hayatında böyle bir hedefim olmasa da bende merak uyandıran bir kitap oldu. Jeffrey J. Fox bu konuda ne gibi önerilerde bulunmuş merak ettim doğrusu. Kitapta konu ile ilgili 75 madde tanımlanmış ve bu maddeler kısa şekilde açıklanmış. Eğer Sizlerde merak ediyorsanız, aşağıda maddelerden bazılarını paylaşıyorum. Maddelerin kolaylıkla uygulamaya alınacağı bir çırpıda okunacak bir kitap olmuş. Her zaman size en yüksek ücretin teklif edildiği işleri seçin. Kadro işlerinden kaçının, ürün işlerini seçin. Kariyerinizi kendiniz planlayın, ik bölümlerine bırakmayın. Eve iş götürmeyin. Sigara içmeyin. Ofis partilerinden uzak durun. Üstlerinizle sen

Starbucks / Gönlünü İşe Vermek

Babıali Kültür Yayıncılığından 2008 yılında çıkan “Starbucks-Gönlünü İşe Vermek” adlı kitap, Starbucks’ ın bugünlere kadar gelmesini ve istikrarlı bir büyüme oluşturmasını sağlayan kurucusu ve şu anki icra kurulu başkanı Howard Schultz tarafından kaleme alınmış. Howard Schultz; kahve gibi basit bir ürünü alıp, onu insanların kendilerini rahat ettikleri, 3. mekanları olarak kabul ettikleri mekanlarında nasıl etkin hale getirdiğini, Starbucks’ ı nasıl herkesin çalışmak istediği bir şirket, tercih edilen bir işveren şirketi yaptığını anlatıyor. Başarının öncelikli olarak çalışan memnuniyeti ile sağlanabileceğini, insanların çalıştıkları şirketle bağ kurmalarının ve gönüllerini işe vermelerinin önemini anlatan yazar, çalışanlarından partnerlerim diye söz ediyor. İyi kahvenin kıymetini bilen insanların sayısını artırmayı amaçlayan Starbucks, çalışan memnuniyetinin yanında ürün mükemmeliyetinden ve müşteri memnuniyetinden ödün vermeyerek topluma ve çevreye olumlu yönde katkıda bulunarak ve d

Mevlana'nın Kedisi

  Can Aydoğmuş, yıllardır kendisini takip ettiğim, sanırım tüm kitaplarını da okuduğum bir yazar. “Mevlana’nın Kedisi” de kendisinin ilk romanı. Kasım 2020’de İndigo Yayınları’ndan çıkmış. Kitapta İran’dan göç eden 3 kuşak bir ailenin anneanne (Agatha), anne (Sandra) ve kızları (Mary) arasındaki görüş ayrılıklarını, hayata bakış açılarını, aralarında yaşanan anlam karmaşalarını, kısacası kuşaklar arası çatışmaları görüyoruz. Annesinin baskısından kurtulmak isteyen Mary, kendi kimliğini bulma yolculuğunda, ölen anneannesinin evinde bulduğu bir takım şiir ve yazıları okuyarak, New York’dan Konya’ya uzanan bir yolculuğa çıkıyor. Konya’ya geldiğinde Mevlana’nın öğretilerini Mevlana’nın torunu Esin Çelebi ile yaptığı sohbetlerden öğreniyoruz. Ayrıca da dünyaya Mevlana’nın kedisi Mürteza üzerinden farklı bir şekilde bakıyor ve yorumluyoruz. Kitapta kuşak çatışmalarını, kişinin kendisini bulma yolculuğunu, Mevlana felsefesini hepsini birden içiçe geçmiş halde görebildiğimiz için “Mevlana’nın